İçeriğe geç

Mekteb i harbiye i Şahane nedir ?

Mekteb-i Harbiye-i Şahane Nedir? Şahaneliğin Akademik Hâli Üzerine Mizahi Bir Yolculuk

Bir sabah Google’a “Mekteb-i Harbiye-i Şahane nedir?” yazdım. Kahvemi yudumlarken çıkan sonuçlar arasında kaybolurken, kendimi tarihle, stratejiyle ve biraz da kahkahayla harmanlanmış bir maceranın ortasında buldum. Yani bir yanda Osmanlı’nın askeri disiplinini, öte yanda bugünün “şahane” mizah anlayışını düşünürken dedim ki: Bu konuyu ciddiyetle değil, keyifle anlatmalı!

Mekteb-i Harbiye-i Şahane: Adı Uzun, Hikayesi Şahane

Mekteb-i Harbiye-i Şahane, Osmanlı İmparatorluğu’nun modernleşme döneminde kurulmuş olan ve bugünkü Harp Okulu’nun atası sayılan eğitim kurumudur. “Mekteb” okul, “Harbiye” askerlik, “Şahane” ise padişahın yüceliğini temsil eder. Yani tam çevirisiyle “Padişahın Yüce Askerî Okulu.”

Ama itiraf edelim, kulağa biraz da “VIP Asker Kulübü” gibi geliyor değil mi?

Girişte komutanlar, içeride stratejiler, çıkışta hayat dersi.

Erkeklerin “disiplin, plan, komutanlık zinciri” diye bayıldığı bu sistem, kadınların “bu kadar emir-komuta fazla değil mi?” dediği o tipik zihin farkını doğurmuş olabilir.

Erkekler için Mekteb-i Harbiye: Stratejinin Kutsal Tapınağı

Bir erkeğe Mekteb-i Harbiye-i Şahane’den bahset, gözleri parlar.

“Orada askerler sabah beşte kalkıyor, disiplinle yürüyüş yapıyor, stratejik düşünmeyi öğreniyorlar” dediğinde, hemen bir plan çizelgesi çıkarır:

“Ben olsam düşmanı şu tepeden sarardım.”

Erkeklerin bu konuya bakışı tamamen çözüm odaklı.

Onlar için mesele tarihin romantik yanı değil, taktiksel kısmıdır.

Birçoğu gizliden gizliye “Ben o dönemde yaşasam kesin paşa olurdum” diye düşünür.

Oysa kadınlar aynı hikâyeyi dinlediğinde, akıllarından bambaşka şeyler geçer.

Kadınlar için Mekteb-i Harbiye: Empatinin Kaybolduğu Nokta

Kadınlar bu tarihi okulu duyunca şöyle der:

“Yani sabah beşte kalkıp bütün gün yürüyüş mü yapıyorlardı? Üstüne emir de alıyorlardı? Aman Tanrım, kim o kadar sabırlı?”

Empati odaklı düşünen kadınlar için Harbiye sadece bir okul değil, “duyguların disipline alınmaya çalışıldığı bir yer” gibidir.

Bir anne gözünden bakıldığında: “Çocuğumun sabah kahvaltısını yapmadan içtima alanına koştuğunu düşünemem” duygusu devreye girer.

Ama itiraf etmek gerek, kadınların bakış açısı olmadan tarih eksik kalırdı.

Çünkü erkekler savaş planı yaparken, kadınlar “peki askerlerin morali nasıldı?” diye sorar.

Yani Harbiye’nin stratejik beyni erkeklerse, ruhsal pusulası kadınlardır.

Osmanlı’nın Harvard’ı: Şahane Bir Sistem

Mekteb-i Harbiye-i Şahane, 1834 yılında II. Mahmud tarafından kurulmuştu.

Ama bu sadece bir askeri okul değil, aynı zamanda modernleşmenin laboratuvarıydı.

Burada sadece “askerlik” değil, aynı zamanda “matematik, coğrafya, mühendislik ve liderlik” öğretiliyordu.

Yani öğrenciler hem topografya öğreniyor, hem de “şahane duruş” sergilemeyi.

Bugün CV’ye yazsan: “Mezuniyet: Mekteb-i Harbiye-i Şahane (Şahane dereceyle)” — LinkedIn profilin anında viral olurdu!

Şahanelik Sadece Üniformada Değil

Gerçek “şahanelik” o dönemde bile sadece askeri başarıyla ölçülmüyordu.

Öğrencilerden beklenen şey, ahlak, dürüstlük ve hizmet bilinciydi.

Yani sadece savaşmayı değil, toplumu anlamayı da öğreniyorlardı.

Bugün bunu duyan bir kadın “empati eğitimi” der, bir erkek “liderlik dersi” diye özetler.

Aynı kavram, iki farklı zihin; işte mizahın doğduğu yer tam da burası!

Modern Yorum: Mekteb-i Harbiye-i Şahane 2.0

Bugün böyle bir okul açılsa, eminim öğrenciler “taktik dersleri” yerine “stratejik iletişim ve stres yönetimi” dersleri alırdı.

Hatta kadın-erkek karışık sınıflarda şu diyaloglar yaşanırdı:

– Kadın öğrenci: “Ben karşı tarafı hissetmeye çalıştım, barışçıl bir çözüm buldum.”

– Erkek öğrenci: “Ben onları üç adımda kuşattım.”

– Hoca: “İkiniz de geçtiniz, biri kalple kazandı, diğeri planla.”

Görüyorsun değil mi? Tarih sadece savaşlar değil, yaklaşımlar savaşı da aslında.

Son Söz: Hepimiz Biraz Harbiyeliyiz

Bugün Mekteb-i Harbiye-i Şahane’den mezun olmasak da, hayat bize kendi Harbiye’sini sunuyor.

Kimimiz stratejik düşünüp sorunları kuşatıyoruz, kimimiz empatiyle çözüyoruz.

Ama sonunda hepimiz “şahane” bir denge arıyoruz: kalp ve akıl arasında.

Peki sen olsan hangi tarafta olurdun?

Stratejik Harbiyeli mi, empatik Şahaneli mi?

Yorumlarda buluşalım; sonuçta mizah da, tarih gibi, paylaşınca güzelleşir! 😄

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort bonus veren siteler
Sitemap
403 Forbidden

403

Forbidden

Access to this resource on the server is denied!